16 Aralık 2009 Çarşamba

YİTEN BİR AŞKA SERENAD...

YİTEN BİR AŞKA SERENAD...


****
20.03.2009 - 27.07.2009
****



işte gitti,

ardından bakamadım, gitti...

yüzünü göstermeden, sesini duyamadan,

geçmişten bir tutam anı bile bırakmadan,

gitti....

**************************
*************

ayrık otları sarmış umut tarlalarımızı,
bir sürmek gerekir yeniden
kanata kanata parçalayarak
kurumuş toprağın bağrını...

*******************************

zamansızca çekip gittiğinde kuşlar
terkedilmiş bir virana dönecek demektir şehir
ağaçlardan dökülen her yaprak
bir ölümcül yalnızlığa teslimiyettir...

**********************************

'peki' dedi gözlerini kaçırarak
bir anlaşılmazlıkta sessizliğe gömülerek
nedensiz bir ayrılık rüzgarında
son umutları savurarak...

********************************

nedeni bilinmez bir çelişkidir
en sevdiğin, en can yakanın oluverir birden
mutluluğa akan sevinç nehirleri
ayrılığa kanayan yangın yeridir artık....

işte bundandır
en acıda en hüzünde en kederde
en sevdiklerimizin gidişinde
içimizde büyüyen boşluk....

***********************************

unutmanın ihanetini yaşamamak adına
yürekte taze tutmak mıdır aşkı doğru olan
yoksa biteni çürümesin diye
geçmişin gölgesinde bırakmak mı?

**********************************

gün dönecektir deriz her karardığında gökyüzü
dolaşıp etrafından dünyanın,
aslında dönenin gün olmadığını bile bile,
döneceğine inanmaya devam ederiz yine de umutla
geçmişin gölgesinde yitenin...

***************************************

ısrarcı bir anlamsızlık yeşermekte şimdi
suskun bir mevsime dönmüş yürekte
bahar bahar tüten rüzgar kokulu
güneşli güzel öğlen vakitlerinin yerinde....

****************************************

olmadık anda olmadık zamanda
bir derin iç çekişe kapılıp en derinlere gider
kalırım...
ve susarım yürek yalnızlığıma gömülerek....

****************************************

bir an bile geçmiyor düşünmeksizin
bir an bile geçmiyor hissetmeksizin
bir an bile geçmiyor sessizlikte,
karanlıklar büyütüyor ayrılık...

****************************************

köklü bir kopuşu yaşamak...
devrilmesi aşkın toprağa kavuşarak ölümle...
bu ayrılık o ayrılık değil...
kanatıyor çokça...

****************************************

sıcaklığını duyumsar iken anılarda her an,
ayrılıkla üşür beden, acı verir geçen zaman,
bitmiş olan sevda kopmak için zorlasa da seni
kopamazsın ne zor gelir, ayrılır mı et tırnaktan...

****************************************

mesafelerde büyüyen ayrılık,
sevgi bağıyla güçlenen bir ayrılıktır...
ama yüreklerde ise mesafeler,
o zaman kurumuş bir daldır kökünden sökülmüş bir ağaç,
içimizde büyüyen
ve sevdiğimizin soluk alışıyla güçlenen aşk....

****************************************

suskunlaştıkça yüreğimden taşar nehirler
ve gözyaşı olup akarlar,
karışarak bilinmez bir döngüye...

****************************************

zamanın acımasızlığında öğüttük düşlerimizi.
geriye bir avuç kül ve keder kaldı.
savrulan düşlerle,
bir acı hüzün kaldı.

****************************************

zor zamanlarda sevdim seni
yüreğimin haznesinde kırıklıkları vardı
hayat denen meçhul yolculukta
bir ekmeği bölüşüp paylaştığım
o ham yürekli yolculardan kalma...

bir yaz oldun bir kış,
üşüyen ellerini tuttuğumda bir balkondan seyredalmışken gökyüzünü gece,
bir umut oldun bir umutsuzluk,
çaresizliğin girdaplarına düşmüş bir karanlıkta aşkı tutuştururken


bir sonbaharda sevdim seni,
güz yaprakları birer birer serinliğe aldanıp rüzgarlarda kuşlar gibi uçacağına inanıp
toprağa düşerken....


****************************************

zamansız düştü ayrılık üstüme
bir yangın yıkıntısının külleri gibi
sevdam şimdi ateş altında
severken ateşinden yanan kerem gibi...


****************************************

aşk bittiğinde kirlenmemişse
yarına bir umut kalır hüzün dolu gülüşlerden...

****************************************


işte bu suskunluklardır dipteki akınntılarla bizi içine çekip,
belirsiz acıları hissettirmeden yaşatan....

acı çekmek...

varolduğumuzu hissetmek için artık acı çekmeye,

ve acı çektiğimizi hissetmek için susymaya ihtiyacımız var...


****************************************

bir gece bir gündüz oldun
yüreğim sen sensizlik yangınım oldu
bir dünüm bir yarınım oldun
koptuğunda kurudu dallar gri bir toz gibi savruldum...

****************************************

giderken susar yürekler
sözcüklere sığmaz anlamı ayrılığın.
son bir bakış sonsuz bir anlatımdır
ve duyumsadıkların gözgöze geldiğinde
ölümü anımsatır...

****************************************

boş ve kuru bir nesne gibi
kanı boşalmış bir ölü damar gibi
çarpıntısı durmuş sağır bir yürek gibi
ayrılıklarda intiharlar kuşanır dururum...

****************************************

adını andılar
yüreğimde bir karanlık sis beliriverdi ardından
nedenini sordular
suskunluğuma boğuldum acı bir kıvranışı yaşayarak...

****************************************

gidenin ardından bakar gözlerim
soluk bir izi takip eder gibi karanlıkta
sessizce dolar sessizce boşalır gözlerim...

****************************************


ara ara kanamakta yarası ayrılığın
ve özlem kabarmakta yüreğimde,
umutsuz bekleyişlerin inadına sarmaktayım bir cigara
ve tütün kokusuna vurmakta kendini sevda.

ayrılıklarla çoğaldım ayrılıklarla bin parça.
karanlıklar içindeyim aydınlık benim içimde
bir tutsak gülüş boğulmuş
düşlerde kalmış geçmişin sakin sularında....

ayrılık...

bir haykırsam yitirip arayışlarla çoğalttığım umudumu
kimbilir kaç zaman geçer üzerinden
susturana kadar yüreğimi...


****************************************

hasret kokar tütünü cigaramın
bir de dalıp dalıp gitmelerim o uzaklara
bilinmeyen soruların olmayan yanıtlarına takılır aklım.
sevda türküleri ayrılığa yakılmış ağıtlara dönüverir birden
ve kıprar durur acıların orta yerindeki sessizliğime ortak sular
-taşar gözbebeklerimden...

bir ayrılık acısı bir de ölüm...

nedir bu zulüm nedir gülüm?

****************************************


ilk şiiri birinin... ve ilk yüreğinden gelen dizeleri yiten bir aşkın ardından söylenecek sözlerin yankısındaki acıyla haykırılan...

TUHAF

Yoksun…
Ama ben buradayım…
Hiç bu kadar burada olmamıştım hatta…
Nefes alamadıkça
Yaşamanın ne demek olduğunu anlıyorum…


Halbuki benim kararımdı ayrılık…
Mutlu olamasam da henüz,
Huzurlu olmam,
Gözlerimi geleceğe dikmiş olmam gerekirdi..
Geçmişimize değil…
Ve korkmamalıydım sonrasından…

Olmam gerektiği gibi değilim ne garip..
Engelleyemiyorum..
Durmadan firar ediyor yaşlar gözlerimden
Ve uzun süredir bulanık görüyorum

Hiç dinlememem gereken şarkılar bunlar…
Seni hatırlatan şarkılar…
Dinliyorum üzeceğini bile bile beni…
Unutmak istemiyorum seni demek ki…


Hayır, olmam gerektiği gibi değilim…


Hiç kimseyi bu kadar özlemedim…

22.02.2009
21:22

***

ikinci şiiri birinin... ve bir kez daha yüreğinden gelen dizeleri yiten bir aşkın ardından söylenecek sözlerin yankısındaki acıyla haykırılan...


ŞİİR DEĞİL

Ruhum ağrıyor ..
Her gece kendime karşı koymaktan yoruldum artık…
Gözümde yaşlarla, ele geçirebildiğim birkaç fotoğrafına bakarak,
Kendimi avutmaya çalışmaktan,…
Bu kadar zayıfken ‘ güçlüyüm aslında’ diye kendimi kandırmaktan
Yoruldum…

Ellerini tutarak,ya da başım omzunda_ymış gibi,
Seni yanımda hissederek uyuyabiliyor olsam da her gece..

Savaş galibi edasıyla uyanıyorum her sabah ..

‘dayandım,yine aramadım’ diyorum…
Büyük başarı..

Ama sadece gündüzleri avutuyor beni zafer sevinci..


ve …
yine
gece…

24.02.09


***



****************************************

kalp ağrısı geçip gider mi zamanla
kaçışlarla geçen bir ömür karışırken tozla dumana
dönüp dönüp geçmişe bakan gözlerle
birgün durulur mu gönül gelip imana?


****************************************

bir gün daha düşündüm
bugün yine
ayrılıklarla parçalanmış birparçamda
geçmişin aksi yansırken yüzüme...

ve yine bir parça mutluluk
bir tutam sevinç çıkageldi kapıma
eskiden kalan bir tebessümün
yüzüme asılan resminde...

yitip gidenin ardndan
yakılan bir ağtta buldu kendini yaşam yeniden.
ve çalmaya başladı sûr...

****************************************

zamansız gitti zamansız bitti
ve dünebakan çiçekleri olduk bükük boynumuzla
kaldık ölüm tarlalarında yalnızlığımızla
mezarları süsleyen bir karanlık
kara kara çalıların hışırtısında
ürpererek
yalnız
ve birbaşına


16.09.2009

dilerdim bir güneş
silip süpürecek bir rüzgar geçmişin bıraktığı tozları yüreğimden
bir avuntu bir ninni
bir kadının en sevgili haliyle söylediği bir ezgiyle uyumak
yaslanıp gölgeler büyüttüğüm duvara yüzüm ışığa dönmüş
dilerdim bir seda
bir akis
bir umut dolusu yürek
ve dilerdim gitmeyi
karanlıkları içimden atmak için en güneşine dünyanın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder