16 Aralık 2009 Çarşamba

TEŞEKKÜR BORCU...

TEŞEKKÜR BORCU...
Hiç istemedim ki ben.
İstemeyi bilmedim ki.
Almak nedir sorsan bilmem
Hayatta kendin için ne istersin desen
Yok ki istediğim birşey.
İstemeli mi insan hayattan?
İstemek?
Neden?
Hep yetindim kendimle
Sahip olmak ise acı verdi bana her zaman.
Yitirdiğimde yitirmiş hissetmedim.
Gittiğinde DÖN diyemedim.
Demem gerekir miydi?
Yittiğinde aramadım
Aradığımda yiten içindi çırpınışlarım
Gittiğinde giden içindi haykırışlarım
Ama bana geri gelsin
Yine bende olsun diye değil.
Haketmek miydi olması gereken?
Hiç haketmedim ki ben.
Hakettiğime hiç inanmadım ki?
Mutluluğu aramadım
Sevinci, neşeyi aramadım.
Bendekilerle yetindim
Acılarımla kederlerimle
Ve boğazıma düğümlenenlerle yetinmesini bildim.
Zenginlik düşüm olmadı benim
Yukarısı aşağısı olmadı
Her yer her zemin her an her zaman
Tek boyutluluğun farklı yansımalarıydı benim için.
Yaşam derinliğine karmaşasına ve bilinmezliğine rağmen
Tek bir bütündü ve o bütün zaten bendeydi
Ben de o bütünde.
Ben hiç istemedim ki.
Özledim elbet.
Ağladım.
Bekledim.
Ama ne ağlayışlarım ne özlemlerim ne bekleyişlerim
İkna edemedi beni istemeye.
Yaşadığım ne ise
Başıma gelen
Üstüme çöken
Bazen bir karabasan bile olsa
Olduğu gibi kabullendim.
Öyle sessiz öyle sakin öyle güleç kaldım ağlamaktan kudurasıya bağırsam da
Duygu denizim kabarsa da dalgalansa da köpürse de
Bir andan diğer an a
hareketlenip hareketlenip dursa da
Ben yine
dinginleşmeyi bildim.
Hiç istemedim ki ben.
Yaşadım yüreğimde
Aşkı da sevgiyi de kederi de.
İçimde idi herşey.
Dokunuşları istemedim
Sıcaklığını avuçlanan bir yüzün
Bir sarılıp öpmeyi.

Varken vardı hayatımda
Yokken aramadım.

Ben hiç istemedim ki
İstemek nedir bilmedim.

Büyük kavgalara adadım benliğimi bilincimi yüreğimi
Ve zaman
Kavgalarımın döşendiği mayınlı bir araziydi benim için.
Yürürken ardıma baksam da
Yeniden dönmedim terkettiğim yerlere
Kendim için olmayı bilmedim onca yıl
İstemedim de.
Alıştım acılarım ve yalnızlığımı
ve Ölümü severek aşkla
Kendimle kalmaya.
Hep diğerleri içindi
Kendime istemek aklıma gelmedi
Ayıpladım kendim için istemeyi isteyenleri
Tersledim.

İstemeli miydim?
Bilmiyorum.
Hiç bilmedim.
İstemedim ki ben hiç.
Bekledim elbet
Kaldı gözüm yollarda
Kulağım ve yüreğim kapılarda.
Ama gelmedi diye sitem etmedim
Hep kendimle ettim kavgamı
Hep kendimi suçladım yaşananlardan ötürü
Hiç bilmedim suçlamayı.
Ne ettiysem hayatta kendim için değil miydi aslında
Ve her kim her ne ettiyse bana
Ben izin verdiğim için değil miydi?

Sınandım, yandım, derinliklerinde kayboldum ummanlara daldım
Yerin en dibine indim göğün sınırlarında gezindim
Yağmur damlası oldum bir çiy tanesi
Bir karıncanın gözü
Bir arının ayaklarındaki polen
Yaprak oldum çiçek oldum
Meyve oldum çürüyüp düştüm toprağa
Bakterilere karıştım ve yükseldim göğe kaç kez
Bedenimi öldürdüm zihnimde
Toprağa bıraktım kendimi bir ceset gibi
Böcekler doluştu beynime yüreğime etime
Parçalayıp parçalayıp kattılar kendilerine beni
Kemiklerimle kuruya kuruya bütünleştim toprakla havayla suyla güneşle
Ben böyle oldum hep
Düştüm göğün zirvesinden
Nefessiz kaldım en dibinde okyanusların
büyük buhranlar yaşadım
Sıkı sıkı sarılsam da hayata
Meydan okusam da ölüme
Ölümü de sevdim yaşamak kadar
Ve meydan okudum yaşama.

Güneşin kamaştırıcılığında
Kamaşmayana dek gözlerim
Bakakaldım öylece.
Yağmurda fırtınada karda
Yürüdm yollarda sabahlara dek
Soğuğu sevdim ölüm beni okşar gibiydi tenime değdiğinde
Güneşin yakıcılığında içime dolan yaşama sevincini tattım.

Ben hep bu diyarlarda gezindim.
Kendimi hep bu alemlerin sarhoş ediciliğinde buldum.
Dünya ve insanlar
Tüm bunlardan bir parça idi benim için
Hepsini çok sevdim.
Kötülüğü de iyiliği de güzelliği de çirkinlikleri de
Hayat tek bir bütündü benim için
Ve ben
istemeyi hiç düşünmedim.

İstemem gerekli miydi?
Kendim için.
Hep düşündüm ve bir sonuca vardım
O sonuç
Eğer herkesi mutlu edebilirsem
Herkesi özgür kılabilirsem
Ben de mutlu ve özgür olabilirdim.
Düşlerimin sınırlarını genişlettim
Sevdalı yüreğimde tüm evrene yer açtım.
Sonsuzlukta dolandım dolaştım kendime döndüm tekrar
Ama gördüm ki
Her birey her insan her canlı
Kendinden sorumlu
Ve kendisi istemedikçe
Olmayacak olması için kendimden vazgeçtiklerim
Herkes kendi kavgasını vermeli
ve birleşmeli yollar
Çakışmalı özgür ayrımsız mutlu bir yarında
Canın canı candan sevdiği bir dünya özlemi

Ben kendim için istemedim
Anlasam da anlamam gerekenleri
Anladıklarımla kala kaldım istememenin çelişkili doğasında.

Yaşıyorum.
Çok şey gördüm.
Yaşayacağım elbet daha çok şey.
On yıldır misafir gibiyim bu dünyada.
19 umdan sonrası bir yokoluştu benim için
Hayat şaşırtasıya kadar beni
Ve 29 umdayım.
Hiç düşünmemiştim bu yaşta oturup başına bir masanın
Bu dökülenleri yazacağımı
Hem de içimde buruk ve ağlamaya yüz tutmuş bir sevinçle.

Pişman değilim yaşadıklarımdan
Ve yaşayamadıklarımdan.

İstemeyi bilmiyorum halen.
Ve öğrenemeyeceğim sanırım.

Ama birgün gelecek ve ölüm kardeşle karşılaştığımda
Büyük bir sevgi ve aşkla kucaklayacağım onu
Yaşarken hayatı kucakladığım gibi.

Umut ve umutsuzluk birmiş meğer
Ve her kavgamda bir dengeyi etkilemişim
Kendi dengelerimi sarsma pahasına.

Çok şey öğretti bana hayat
Öğrenmemekte ısrar ettiklerimde
Acımadı hiç.
Sağolsun.
Yoksa debelenip kalacaktım çamurunda bağnazlıkların alışkanlıkların ve zaaflarımın.

Seviyorum herşeyini hayatın.
Yaşanılan herşeyi
Gördüğüm tattığım kokladım duyumsadığım hissettiğim dokunduğum
Ve hiçbir zaman görmeyecek duymayacak hissetmeyecek tatmayacak koklamayacak olduğum herşeyi.

Ben şimdiyim
Şu andayım.
Hemen burada.
Varım.
Ve bu bile bana yetiyor.

Yalnızlık, acılar, ölüm, keder, yüreğimi burkan yaşanmışlıklarımla tanıdım hayatı.
Ve sevdim.

İstemeye gerek var mı birşeyleri?
Sahip bana hayat
Ve ben hayata sahibim.
Benliğimi taşıyan bedenimi de seviyorum.

Hayat.
Ölüm.
Aşk.
Aydınlık
Karanlık
Hareket
Ve durağanlık....

Hepinize sevgiler sunuyorum...
Sizleri seviyorum.

İstemeyi öğretmediniz bana
Çünkü ben daha büyük bir sırra ulaştım.
Mutlu olmak ve acı çekmemek için
İkiliği aşmayı.
Bir ve tek olanla bütün olmayı.
Gerçekliğin ateşiyle kavrulup
Batın olan bilgiye ulaşmayı.
Sözcüklere dökülemez hissettiklerim
Düşüncelerimin hiçbir parçası bir aynaya yansıtır gibi yansıtamaz belki
Ama o benim içimde
Onu hissediyorum
Yaşıyorum.

Teşekkürler hayat
Teşekkürler ölüm.

Teşekkürler bana beni hediye eden evren.

Ve bu yaşamı binbir güzellikle donatan anamız doğa.

Teşekkürler.

Teşekkürler....




Oktay Çaparoğlu
10.12.2009
İzmir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder