16 Aralık 2009 Çarşamba

BİTEN ÖMRE YALNIZLIKTA BİR SERENAD...

BİTEN ÖMRE YALNIZLIKTA BİR SERENAD...



Bir damla gözyaşını dökerken gelmeyenler için gitmeyi bilmez bir ısrarcılıkta sabitleriz kendimizi. Beklediklerimizden ötede bir şeyler var uzağımızda kalan, uzağında durduğumuz avunduğumuz ve kendimizi inandırdığımız varlığına. Her zaman daha güzel daha iyi daha tatminkar olacak sanırız yaşam ve ilişkiler, göremeyiz ki sonsuzluklar arasında sınırlar arasında kalmışızdır ve her an karmaşık duygular içinde bir ezilmişliğin acısını taşırız içimizde. Olgunlaşamayız yaşayıp gideriz anılar çürüyüp eskir birer birer ama biz kalırız ilk günkü halimizde. Yaşamın sonsuz devingenliği ve yaşanılası sonsuz güzellikler ve çirkinlikler arasında kimi zaman seçerek kimi zaman rüzgarın esintisine karışarak savrularak çizeriz kaderimizi ve yazgımızı. Tanrısal bir duyuş olur bazen derin iç çekişlerimizin boğazımızda düğümlenen sancısı. Pişmanlıklar yaşarız, eksiklik duygusu ağır basar bazen ve bir sızı alıp başını gider bedenimizi sarar yüreğimizde iz bırakır en derin uçurumlardan haykırırcasına yankılanır çığlığı anlam arayışımızın. Eksiklikleri duyumsarız yalnız kalışlarımızda bir şeyler solgunlaşmıştır içimizde renkler aynılaşmıştır. Her tükettiğimizde yeni bir aşkı yeni bir dostluğu yeniden inciniriz yeniden sızılar sarar dört yanımızı. Yönümüzü döneriz ileriye bir yanımızı bir parçamızı bırakarak dünde. Yollar devam eder bölüne parçalana ayrıla döne dolana. Yıllar geçer saçlarımızda beyazlar ararız gözlerimizin çeperinde kırışıklıklar. Korkularımız, kaygılarımız, beklentilerimiz özlemlerimiz ve pişmanlıklarımızla yaşar gideriz öte tarafına dünün taşarız yarına bugünden sonraya. Dalıp giden gözlerimizde boşluklara bakarken gökyüzündeki maviliklerin üzerinde küme küme beyazlıklar gibi zeminsiz gezintilere çıkarız. Geçer zaman geçer sancılar unutulur pişmanlıklar ve acılar. Ve yollar devam eder bir bilinmeze doğru. Yaklaştıkça sonumuza duyarsızlaşır sıradanlaşır ve kayıtsızlaşır kalırız ölüm, ayrılık ve acılar karşısında. Gördüklerimizle yaşadıklarımızla biriktirerek gideriz yolumuzda paramparça olmuş kişiliğimiz ve silikleşmiş kimliğimizle. Çünkü her unutuş her kaçış her vazgeçiş her uzaklaşma kimliğimizden benliğimizden bir parça koparıp kurban eder zamana. Sözcükler dökülür belli belirsiz savrulur düşlerimiz ve bir ölüm sessizliğine gömülür gideriz. Geriye bir avuç kül ve keder kalır yaşanmışlıklardan elimizde. Günler geceler boyu sürer kovalamacası ve telaşı gündelik yaşamın. Kalırız aslında başladığımız noktada ve biter bir ömür kendi yalnızlığında.

Biter gün…
Biter gece…
Sessizlik ve ölüm…
Koyu ve kapkara bir zifiri…
Bir bilinmezlik…
Varoluştan geriye döner yokolur gideriz uzaklarda.
Susar can susar beden ve sarılır beyazlara sarılır tabutlara ömrümüz…

Oktay Çaparoğlu
15.06.2009
Hatay -İskenderun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder