16 Aralık 2009 Çarşamba

aşk üzerine doğaçlamalar...

aşk üzerine doğaçlamalar...


erkek ve kadın diye bir ayrım yoktur aslında.

her kadın bir parça erkek, her erkek bir parça kadındır.

bir anne ve babadan olduk her ikisinin de genlerini taşımaktayız.

içimizdeki erkek ve kadını dengeleyebilseydik, birini bastırmaya diğerini yükseltmeye çalışmasaydık belki daha farklı olacaktı.

mülkiyet gibi bir aşk anlayışına sahip olmak yani aşka sahip olmak aslında aşkın doğasına aykırıdır.

kaybedilecek yada kazanılacak bir kale bir arsa bir servet değildir aşk.

iki kişi iken herkesin kendi payına düşeni yaşayıp zenginleştirdiği uçarı ve uçta kalan duygulardır.

mantığın dizginlerini parçalar duyguları altüst eder büyük bir enerjiyle bedenden ruha ruhtan bedene doğru akar durur.

aşk bir belirsizliğin olasılıklar ve olasılıksızlıklarının toplamıdır.


aşk özgürdür.

özgürlük aşktır.

zorunluluğun duvarlarını yıkar aşk, hesapların ayrıntılarda takılıp kalmaların planların tasarımların ona direnemeyeceği güçlü dalgalı bir okyanustur.

alabora eder onun üstünde egemenlik kurmak isteyeni.

büyük bir yangındır. eşitlikçidir. kime çarpacağı belli olmaz. nereye varacağı ne kadar süreceği. yaktığı herşeyi birbirine benzeştirir.

şiddetle yağan yağmurun birikintileriyle büyüyen bir sel gibidir. taşar, kabarır yıkar bazen ama dinginleşip durulur ara ara ve yeniden devinir bir nehrin bir denize varana dek aktığı yatağında hareket ettiği gibi hareket eder.

aşk...

insanda bir yitiklik duygusuna, anlamsızlığın derin dipsiz boşluğuna ve ölümün bilinmezliğinin ürpertisine bir meydan okumadır.

aşk insanın kendi anlamını arayışının anahtarıdır.

derinleştikçe kendinde kendini yeniden yaratan insanın yolculuğudur.

gerçeğin çarpıtılması algıların farklılaşması durumudur aşk.

tüm referans noktalarının kül zerrelerine döndüğü tüm paradigmaların sarsıldığı bir karmaşadır, kaostur anarşik bir doğaya sahiptir aşk.

hem bencildir hem egoist hem de bir o kadar özgeci ve hümanist.

aşk bir çelişkidir.

şiirsel bir ezgi ve sonsuzluğun serenadıdır.

aşk sevgiliye duyulan her duygunun tek tek toplamından fazlasıdır.

aşk kendini aşmak ve küllerinden doğmaktır.

yandıkça acıdıkça kanadıkça anlamak, çözmek ve bu süreçte kendi kendinle büyük ve amansız bir savaş vermektir.

aşk,

bir başka dünyanın etki-tepki
yasasıdır.

o dünyaya gitmeyen bu yasayı çözemez.

ve aşksız bir yürek,

hayatın gizeminin devinen akışına benliğini katamaz.

aşkla oldu herşey

sevgiyle çoğaldı....

aşk...

her biri kendi dalında açıp güneşi izleyen günebakan çiçeklerinin sevdası gibidir.

hareketsizliğin hareketi, düşsüzlüğün düşü, ölümün yaşam bulmasıdır.

ve yaşamın kendi anlamını ölümsüzlüğünde diriltmesidir.

ve aşk,

tüm bunlardan çok daha fazlasıdır.

hem de çok çok fazlası...


zamansızlıktır.

zıtlıkların en çatışmacı haliyle yaşanırken kolkola girmişliğidir.

kararlı bir kararsızlık, kararsız bir kararlılık durumudur.... Daha Fazlası...

aynı anda olamayacak iki şeyin aynı anda birden bire gerçekleşmesi durumudur.

farkındalığın farkedilmezliğinin farkına varmaktır.

iki kişilik bir bencilliğin bir tek kişide yaşanan özgeciliğidir.

dünyanın ve evrenin dışlanması ve aynı zamanda içeri alınmasıdır.

herşeyden azade ve ayrık herşeyin üstünde ve herşeye içkin bir varoluştur.

aşk bir karmaşadır dengesizliktir...

ve dengeyi arayan ruhun bitmek bilmez, sonu olmayan bir yolda büyük ve hızlı adımlarla koşarcasına ilerlemesidir.


Oktay Çaparoğlu
05.12.2009
İzmir....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder