8 Eylül 2009 Salı

Seçmece Karpuzardan Dilimler

Seçmece Karpuzardan Dilimler

http://www.mevsimsiz.net/Yazilar/Sizden_Gelenler/Oktay_Caparoglu_Secmece_Karpuzardan_Dilimler-7272/


I

Su gibi bulanıklaştı çamurundan
Gökten yüreğine düşen toz bulutlarının
Su gibi durakaldı
Kör karanlık çukurunda ayrılıkların
Su gibi durgun su gibi yorgundu
Ve onu ancak
Gün ışığından beslenen bir sevginin sıcaklığı kurtarabilirdi
Yalnızlığın tozuna belenmiş bir bulanıklığın kuytusundan...



II

hareketin bittiği yerde
durağanlık
ölüm
çürüme
tükeniş başlar.

bazen insanın yüreği su da olsa
berrak, akışkan, güzel...

yaşamın ağır koşulları öyle yerlere sürükler ki
yatağından uzaklaşır
ve kör kuytularda kapalı kalır...

geçmişin izini süreyim derken
geçmişin derinliklerinde esir olur bazen...

bilinç bulanıklaşır, duygular kanar...
ne yapacağını bilememenin çaresizliği sarar insanı...

varılacak yer artık uzaklardadır.
ve her uzaklığı andığında
hareketsizliğin mahkumiyeti ağırlaşır...



III

Gitmeyi de bilmek gerek
Hem de dönüşü olmaksızın
Kalmayı da…


IV

Vur aslanım sen de vur
Bu devran böyle
Bir yürür bir durur

Dur aslanım sen de dur
Korkuların zincirinde karanlıkta dur
Karanlık alsın seni
İşte yaşamak budur…


V

Güne gölge düşüren izlerde aradım
Geçmişin tozlarını yutarcasına seni
Ne senden bir iz bulabildim kuytuluklarında dünün
Ne de arayışların meraklı gözlerinde
Buruk bir umutla ışıldayan sevinci

Güne gölge düşüren izlerde aradım
Geçmişin saklı
Geçmişin karanlık yüzünde seni
Ne senden bir parça vardı
Karanlığın aralanan yırtmacında
Ne de yüreğimden bir yama
Sevgimizi ören kumaşında eski sevinçlerin…

Güne gölge düşüren izlerde aradım
Kalakalmışlığında bir duraksamanın seni
Yitirilmiş olanın boş yeri kalmıştı sıcaklığında
Yıkılmış olanın yıkıntıları

Geçmişi aradım bedenimin her parçasında
Çocuksu saflığımı
Gülüşlerimde beliren ifadesini mutluluğun
Diri ve taze baharlara duyduğum özlemlerde aradım
O içi kuru ve kararmış olan anlamsızlıkta
Debelenen vicdanımın ruhunu
Gölge düşüren izlerde aranmak
Işıksız dünyalarda karanlıklarda
Göz kamaştıran görkeminde zifiri
Dondurucu ayazında zemheri
Kaybtmek kendini
Geçmişte yitirilen bir geleceğe ağlamak hıçkıra hıçkıra
Kendinden giden bir kendiliğindenlikte
Yaşlı gözlerle anmak andıkça acıları besleyen yaşanmışlıkları…


Arıyor gözlerim bir şeyleri

Ama ne bir şeyler var tozlu raflarında geçmişin

Aranıp bulunacak

Ne de biri var bende

Bulduklarıyla avunacak…





VI

bakakaldım ardından gidişinin
yürüdüğü yolların tozu düştü yüreğime
geçmişin sularına açıldı düşler
eskiyen yanımı çarpar gibi yüzüme
biten günün batan güneşiyle
yoksunluğun derin izi düştü kederime

bulanan ırmaklarda yıkandım nicedir
suskun gölün durgunluğunda
ölümlere gömülü karanlıklarda beklerken nefessiz
mezartaşlarına döndüm sensiz nicedir
aşka yazılı şiirlerin gölgesinde
yalnızlığa ağladım nicedir
sessizce şelaleye dönen çağlayanlar misali akan gözyaşlarımla
dip gürültüsü oldu yüreğimdeki sesler
beynimde kanayan bir susuşla
dinledim ezgisini yokluğun
ellerimde kalanla avunmaktan yorulmuş
dal kurusu sıcaklarda
yanan içimdeki susuzlukla kavrulmuş
kirletilmiş sevdaların öfkesinde boğulmuş
ve kendimde kendimce kaybolmuşum…


VII

Bir durgunluk bir kırgınlık bir ürkeklik var içimde
Binlerce kavgadan arta kalan
Binlerce kavganın acısını taşıyan bir eylemsizlik
Ne çelişki ama...



VIII



Yola düşenin düşmeden önce döktürdükleri...

Bu gece düşüyorum yola
Yollara…
Düşmez kalkmaz bir Allah imiş
Düşelim bakalım
Ne getirir hayat bizden
Neyi götürür…
***


ve bir dönüş sonrası...


Bir dönüşü yaşadım bugün
Nice ayrılıkların dönülmezliğinde
Kıyısından yalnızlıkların
Keskin virajları döner gibi değil
Kesin virajların dönüşü olmayan gitmelerinden
inadına inadına gelir gibi
Usul usul
Sessiz
Ve hüzünbaz bir dönüş…




Oktay Çaparoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder