8 Eylül 2009 Salı

BAŞLIKSIZ ÇÖREKLENMİŞ SÖZLER



BAŞLIKSIZ ÇÖREKLENMİŞ SÖZLER



Bir şafak atarken kızıla çalan güzelliğinde tanıdım gökyüzünü,
Sevda rengi bir kızıl, umut rengi maviliklere vuruken aksini
Düş dolusu bir ateş sarısıydı
Bedenimi sarmalayan aydınlığı manzaranın.

Yitip gidene inat yalnızlığımızda
Vuruyordu tepemden güneş
İnadına duruyordu seyredalmışken
Gidenin ardında bıraktığı puslu izleri.

Ve artık giden de kalan da birdi yaşamımda
Ve artık özlenecek çok şey vardı anlamını tükettiğimiz dünyada
Bilmedik akıl kararınca sürmeyi tarlalarımızı,
Eksik bıraktık geçmişizden getirdiğimiz hesaplarda
Yüzleşmelerin tedirginliğine kapılıp
Korkular önünde eğilerek
Yaşanmışlıklarımızı...

Yakamızı bırakmayışı bu yüzdendir gölgelerin
Ve bir yanımız hep takılı kaldı akıp giden zamanda
Asla geri gelmeyecek olana.

Biz inatla sevmeye devam ettik insanı
Kaygılar, kahırlar ve acılar içinde kalsak da
Soluduğumuz havanın
Yüzümüze dokunup saçlarımızı okşayan rüzgarın
Ve sular dolusu serinliklerin ortasında
Bizi var ve anlamlı kılan bu yaşamı.

Bitmedi,
Eksilmedi gülüşler yüzümüzden.

Güzel diri ve saf tuttuk çocuk bakışlı sevmeleri
Ve şimdi dirilmeyi bekleyen bir bahardır ömrümüz

Solup ölen,
Kuruyup dökülen
Çürüyen yapraklara

Filizlenen, yeşillenen
Ve bin kökten beslenip
Kendi dalında yeniden can bulan yapraklara

Baktıkça çözülüverdi anlamlar
Ve döküldü ortalığa birer birer.

Yürümek
Ve umut etmek
Ve belki de umut olmak.
Ve eksikliğini duyduğun herşeyi
Kendinde bulmasını bilmek

Ölüm bir gerçek tıpkı yaşam gibi şu alışamadığımız.
Binlerce olasılık var bekleyen kapımızın önünde
Başucumuzda bekleyen.

Durmamalı.
Alana dek bizden bizi
Biz olmayı sürdürmeli...

Oktay Çaparoğlu

27.09.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder